Fikir Sahibi Damaklar (FSD) Grubu'ndan Ayşen Aygün ve Defne Koryürek'in katkılarıyla, 9 NİSAN 2009'da "Prof Dr. Kenan Demirkol ile Söyleşi" gerçekleşmiştir. Aşağıda Yeşim Güriş'in kaleminden söyleşi notları (teşekkürler Yeşim):
"Söz uçar,yazı kalır dedik ya,uçup yitmemesi adına,sevgili hocamız Prof. Dr. Kenan Demirkol'un nefes bile almaya çekinerek dinlediğimiz dünkü söyleşisinden,aldığım notlar yardımı ile,dilim döndüğünce birşeyler paylaşmaya çalışacağım ...
...Üç saate yakın tartıştığımız konuyu hocamızın nüktedan ilk cümleleri mükemmel açıklıyor aslında:
ŞEKER ÖLDÜRÜR!Geldiğiniz için çok teşekkür ederim.İyi akşamlar!
Aslında konuşmaya bile değmez.Nasıl DDT'yi kafaya dikip içmiyorsak,şekeri de hiçbir şekilde tüketmememiz lazım.
Şeker gıda maddesi DEĞİLDİR.Yenmesi gerekmez.
Şekerin tarihçesine baktığımızda aslında en kanlı sayfalarımızla da yüzleşmiş oluruz. Gıda emperyalizmini anlamak için önce şekerin tarihçesini öğrenelim.
Arkeolojik çalışmalarda dünyada ilk Malezya'da şeker kamışına rastlanmıştır.İranlılar MÖ. 2600'de kaynatma yöntemi ile ilk kristalize şekeri üretenlerdir.Avrupa'ya gelişi ise MS.1100'lerde haçlı seferleri ile olmuştur.O zamana kadar tuz en önemli güç kaynağı iken,Portekizliler şekerin önemini kavrayıp,ileride başımızı çok ağrıtacak olan şeker savaşlarını başlatmışlardır.
ŞEKERE HÜKMEDEN DÜNYAYA HÜKMEDER!(Acı bir ironi!)
İroni demişken:1492'de hiç te barbar olmayan Avrupa kıtasının yine barbar olmayan Hristiyan kral ve kraliçesi,Ferdinand ve İssabella engizisyon adı altında Yahudilere şu yaptırımda bulunurlar!!!Ya hıristiyanlığa geçersiniz yada darağacına!Sultan II.Bayezit hemen donanmamızı yollar ve kimi kaynaklarda 250 bini bulan Seferadlarımızı sağsalim Osmanlı topraklarına kavuşturur.
(Alıntıdır: İspanya kralı ve kraliçesi Ferdinand ve İsabella 31 Mart 1492’de tarihi kovma fermanı’nı Decreto de Expulsion imzalamışlardı. Bu fermanda şöyle deniyor: “İyice düşündükten, salim kafa ile mütalaa ettikten sonra emrediyoruz, krallıklarımızda yaşayan bütün Museviler kovulsun ve bir daha hiç dönmesinler.” Bu ferman üzerine bir taraftan 2 Ağustos 1492 tarihinde Kristof Kolomb Hindistan’a Batı’dan ulaşmak için Palos limanından denize açılırken birkaç mil ötedeki Cadiz ve diğer limanlardan hareket eden sayısız göçmen Osmanlı topraklarında yeni bir başlangıca yöneliyordu.)
Bazı İspanyol Yahudileri komşu ülkelere sığınırlar.Portekiz bu fakir ailelerin çocuklarına el koyar çünkü amaç günümüz Senegalinin hemen batısında,şu anda utanarak gezdiğimiz kölelik müzelerinin olduğu,o zamanlar insansiz adalarda,şeker kamışı ürettirmektir!Nasıl bir zamanlar tuz için insanlar birbirlerini boğazladılarsa,Portekiz önderliğinde bu sefer şeker için zulüm başlar!
Nedir bu boğazımızdan çektiğimiz?Sırf boğazımız için boğaz boğaza gelişimiz?
Ezberletilen tarih kitapları yazmaz.Biz hala baharat yolu sayıklayalım.Kolomb tüm gemilerinde şeker kamışları taşır,gittiği her adaya İspanya adına bunları ekerdi.Günümüzde hala bu adalarda şeker üretiminin en fazla olması rastlantı mıdır?Kolomb 8 milyon yerli katleder ki toprak üzerinde hak iddia etmesinler diye!Toprak vardır ama bu sefer de üretimde çalıştıracak insan gücü kalmamıştır!Şeker üretimi için buldukları çözüm hiç te tatlı değildir oysa!
Ekonomide artı değer üretebilmek için insan ticareti yani KÖLELİK başlar.
18 MİLYON AFRİKALI AMERİKA'YA SATILIR!
Karşılığında da 18 milyon ton şeker Avrupa'ya gider!
Üçgen çok kolay işler:
AVRUPA Afrika'ya kumaş boncuk ıvır zıvır verir.
AFRİKA bunları alır köleleri Avrupalı tüccarlara verir.
AMERİKALI köleleri alır Avrupalı'ya şeker verir!
YANMASIN KETEN HELVA!
Gerçi bizim sevdiğim bir sözümüz vardır : Allah'ın sopası yok ki!
Obezite,hiper tansiyon,kanser,diyabet,metabolik sendrom...Say sayabildiğin kadar!Birer birer ahlar çıkıyor işte!Herbirimizden!
1700'lerde Avrupa'da kişi başına düşen yıllık şeker tüketimi (Bu arada bu soruyu hiçbirimiz doğru cevaplayamadık!) SADECE 5 GR.
1800'lerde ise 1200 kat artarak TAM 6 KG olmuş!
Günümüzde ise ne yazıkki 70 KILOGRAM!!!RAM RAM RAM...Beynim de hala yankılanıyor...
1756'ya dek şeker sadece kamıştan elde ediliyor,taki bir Alman kimyager ŞEKER PANCARIndan da şeker elde edene kadar.(Alıntıdır http://www.bilgilik.com/bilim/icatlar-ve-kesifler/seker-pancarinin-hik-yesi.html : Şeker imaline yarayacak bir bitki var mıydı acaba? Bu soruyu ilk ortaya atan 1747'de Alman kimyacısı Andreas Sigismund Marggraf (1709-1782) oldu. Berlin Bilimler Akademisinde şeker pancarından nasıl şeker üretilebileceğini anlattı. Marggraf'ın anlattıkları teorik görüşlerdi. Eliğinin öğrencilerinden François Achard (1753-1821) hemen bu teorilerin uygulamasına geçti ve 1796-1800 yılları arasında sürdürdüğü çalışmaları sonunda şeker pancarından şeker elde etmeyi başardı. Prusya kralının koruması altında bir fabrika kurarak, günde 3.500 kilo şeker pancarı işlemeye başladı.)İlk fabrika kurulmasın diye İNGİLİZ HÜKÜMETİ tam 1 milyon sterlin rüşvet önerir Almanlara ama nafile,açılır.
Genetik yapımız 70 kg şekeri metabolize EDEMEZ.Vücudumuzun buna adaptasyonu için tam 40 bin yıl gereklidir.
Vücudumuz günde 30 gr=8 adet kesme şeker= 1elma=3 mandalina ...ile başa çıkabilir.Gerisini yağ olarak depolar.Bizler hep kolumuzdaki bacağımızdaki estetik yağları dert ediyoruz.Oysa bir karaciğerin yağlanması ölüme,yada karın çevresinin yağlanması %80 bağırsak kanserlerine davetiye!
ZARFA DEĞİL MAZRUFA BAKMAK GEREK!Kenan hocamızdan daha çooooook şeyler öğrenmek ve UYGULAMAK gerek!
Günümüzde Cerrahpaşa'dan Prof. Dr. Ahmet Aydın hocamızın TAŞ DEVRİ DİYETİNİ uygulayanlara mini bir uyarı!En basitinden paleolitik dönemde ki elma,şu an tükettiğimizden üç kat daha az şekerli idi!Varın siz yapın hesabı....Besin değerleri çok farklı...
Toz şeker,yani sakkaroz, disakkarittir(ikili),yani bir fruktoz bir glikoz molekülünden oluşur.
Yendikten sonra ince bağırsakta ayrıştırılır.Toplar sistem kanı önce karaciğerimizde filtre eder,ardından kalbe ve nihayetinde akciğere taşır.Portal vende glikoz düzeyini ölçer.Orana göre İnsülin salgılar.İnsulin ise bize tokluk hissini veren leptini salgılatır.Sakkaroz içindeki glikoz sayesinde İnsulini salgılatır ve doyma hisssi verdirtir ama fruktoz insulin salgılatmaz.Vücut günde 15 gr. fruktozu tolere eder,fazlası KARACİĞERDE yağa dönüşür.Yani zararsız sanıp piyasada güzel kutularda hoş isimlerle satılan Meyve şekeri,fruktoz şekeri vs,kuzu kılığındaki kurttur,uzak durmalı.
Kolestrol insan için gerekli ve faydalıdır.Anne sütü yüksek oranda kolestrol içerir.Zararlı olan kolesrotrolün OKSİTLENMESİDİR.
TRİGLİSERİD KOLESTROLÜ OKSİTLER.
İşte bizi süründürüp süründüp öldüren de karaciğerde depolanan yağ yani TRİGİLİSERİTTİR!
Günlük yaşamdan basit ama ölümcül bir hata:
Güzel bir bonfilenin yanında asla PORTAKAL SUYU içmeyin!(Portalkal suyu şeker 50 eksi 15 eşittir 35 gr fruktoz ki bonfilenin trigliseridini anında oksitler!)Kırmızı şarabın suyu mu çıktı?
Glikoz çok tüketenler, gümrük kapımız karaciğerimizi çok yorup,fazla insülin salgılatıyor.100 yaşını aşan tüm insanların ortak paydası hayatları boyunca insülini hep minimum düzeyde kullanmış olmaları.Bugün Metabolik sendrom belasına yakalanmayanlar,
en fakir olup işlenmiş gıda tüketmeme lüksüne sahip olanlarımız!
Nişasta kanda glikoza dönüşür.Vücudumuzun mekanik tek parçalayıcısı dişlerimizdir.Varoluş nedenleri sırıtmak değidir.Modern insan çiğnemeyi unutmuştur.30 kez çiğnenen her lokma tükürük salgısındaki enzimlerle parçalanır!Çiğnemeden yuttuğumuz her lokma bağırsaklarımızda bunları parçalamaya çalışan bakteriler tarafından bize gaz olarak tam gaz geri iade edilir!
İnsülinin fazla salgılanması kronik hastalıklara yol açar.Metabolik sendrom yada insülin direnci günümüzde en yaygın hastalıklardandır.
Unutmayalım ki insanoğlu sadece 10 bin yıldır buğday üretip yiyiyor.Adaptasyon için 30 bin senemiz var...
Kanadalı bir profesör 35 yıl önce glisemik indeks tablosunu oluşturdu.(besinlerin farklı denekler üzerinde insülin salgılatma katsayısını hesapladı)
Glisemik indeksi %70'in altındaki besinleri tüketmeliyiz.
Şu anda tam anlamadığım için yazamayacağım glisemik yüklenme de 18'in altında olmalıymış.Benim gibi matematik özürlü olmayan bir arkadaştan doğrusunu öğrenince onu da yazacağım!
Hocamız biraz kolza yağından hani şu kanola diye kakalanan GDO'lu hilkat garibesinden de bahsetti ama daha detaylı olarak gelecek söyleşide işleyeceği için Tanrıça Athena'nın kutsal ağacından zeytinyağa devam demekle yetineceğim.
Pirinç canavarına gelince :) Akdeniz havzasında yetişen bizimkiler de dahil hepsinde glisemik indeks çok yüksek 140 !Çöp gibi zayıf ama habire pirinç yiyen Çinlilerin pirincinin glisemik indeksi ise sadece 30!Pilavcılar hemen Çin'e yerleşme hayalleri kurmasınlar çünkü hocamız henüz yağ konusunu anlatmadı!
Günlük kas ve karaciğerimizin toplam şeker kapasitesi 120 gr.Gerisi gerilerde bir yerlerde yağ oluyor aman ha!
Dehasına ve bilgisine hayran olduğumuz hocamızın glisemik indeks sınavından da çuvallayınca yok olayım daha iyi dedim!Çukulata ve dondurma beni alt etti!Glisemik indeks listesinin doğrusu:
-Pirinç 140
-Haşlanmış patates 110
-Francala ekmek 85
-Çukulata ,dondurma 65!
-Tam buğdaydan ekşi mayalı köy ekmeği 60
-Makarna 39/45
-Bulgur 40
-MERCİMEK 22
Eh yüzde yüz ete eşit protein deposu mercimekli bulgur,sofralarımızın baştacı bundan sonra!Kan şekerini oynatmadan bol protein.
Gelelim tatsız konu mısır şekerine...
Mısırdan yağ ve etanol yetmiyormuş gibi,Japonlar bir de şeker üretmişler 70'lerin başında.Glikoz fruktoz kadar tatlı olmadığı için enzimlerle mısırdaki glikozu fruktoza dönüştürmüşler.İçindeki oran ise bilinemediği için mısır şurubuna HAYIR.GDO'lu mısır yetmiyormuş gibi bir de genetik yapısı değiştirilmiş bakterilerle enzim elde etmişler.Bakteri dahi olsan kölelikten kaçış yok!Çalışın Bakteriküsler!Spartaküs te kimmiş!!!
Yalnız ama güzel ülkemizde de köle tacirleri 5 şirket ve 6 fabrika ile iş başındalar!Tek fark Portekizlilerin yerine göz obezi global şirketler.Boşuna İznik gölünde toksik madde arıyormuşuz.Karlıgiller yeraltı eğiminden faydalanıp,zaten kimyasal çöplüğe yıllar önce çevirdiğimiz Gemlik Körfeziyle işlerini kolayca halletmişler.Pontius Platus'un ellerinin kirli olduğunu 2 bin sene sonra bile hala konuşuyoruz hani hatırlatayım dedim karlıgiller ve dostları!
Ben şuncacık şeyi özetlerken,sizler de okurken yoruldunuz.Hocam iyi ki varsınız ve yıllarca bu bilgileri tek tek uğraşıp derlemişsiniz,bize de hiç usanmadan öğretmeye çalışıyorsunuz :)
Az kaldı ha gayret!
Beyindeki sinir hücrelerinin kılıfına miyelin denir.Miyelinin hammaddesi Omega 3 ve oleik asittir.Hücresel elektrik akımını sağlarlar.Eğer adı ne olursa olsun yapay tatlandırıcı (sweet and low,sakarin,splenda,stevia,(bu aralar cocacola truvia,pepsicola purevia adında FDA'den aralık 2008'de izin alıp üretmeya başladılar)agave vs...hiçbir şekilde kullanmamalıyız.Beyni yanıltmaya yönelik bu uyaranlar,dokoza hekzoenoik asidi(DHA) adını alan Omega 3'ü beyin hücrelerinden koparırlar.Transyağlar da aynı zararı verirler beynimize.Bizim anlayacağımız dilde elektirikler kesilir.Biz de bu kör cehalet karanlığında neden Alzheimer,Parkinson,MS,Lupus liste uzar gider...olduk diye hayıflanır,kendi yarattığımız ölümcül hastalıklara ilaç ararız.
Kenan Hocam gelin bir anlaşma yapalım.Siz sigara içmeyin (LÜTFEN),bizler de ağzımıza şekeri bir daha hiç sürmeyelim :)
Hep hayalimdir.Yakın bir gelecekte,tıpkı sigaraların üzerinde yazdığı gibi,her şeker ve şekerli ürün paketinin üzerinde:
''ŞEKER SAĞLIĞA ZARARLIDIR,ÖLDÜRÜR!''
Sürç-ü lisan ettiysem affola ve de acilen düzeltile lütfen..."
Sunan: Yeşim
yorumlar:
Kenan Demirkol dedi ki...
"Sevgili Yeşim Güriş, ellerinize sağlık.
Bir iki düzeltme yapmam gerekiyor:
1.Portakal suyundaki şeker bonfilenin trigliseritlerini oksitlemez. Fruktoz karaciğerde trigliseride dönüşerek kolesterolü oksitler. Böylece oksikolesterol oluşur bu da damar sertliği (ateroskleroz) yapar.
2. Haşlanmış patatesin glisemik indeksi 100.
Sevgili Arkadaşlar, glisemik indeks ve glisemik yük (load) için yararlanabileceğiniz bir link vermek istiyorum. www.glycemicindex.com. Bu adres Sidney Üniversitesi'nin resmi adreslerinden biridir. Avustralya glisemik indeks konusunda oldukça ileri gitmişlerdir. Hatta glisekmik indeks için bir akriditasyon çalışmaları da var. Örneğin bir üretici ürettiği besini Sidney'e gönderiyor. Üniversite glisemik indeksini belirliyor ve ürünün üzerine resmi olarak GI TESTED yazılıp, değer bildiriliyor. Hadi biriniz bu kuruluşun Türkiye temsilcisi olsun.
Glisemik yükü bir öğünde alınan şeker yüküdür. Bu yük bir öğünde 18'in altında olmalıdır. Nasıl hesaplarız?
Besin maddesinin glisemik indeks değeri X o besin maddesi içindeki şeker miktarı / 100.
Bir örnek verelim. Bir elmada (örneğin golden delicium elması) glisemik indeksi 39 dur. Orta boy bir elma (120 gram) içinde 14,6 gram şeker vardır. O halde 39 X 14,6 = 570/100= 5.7. O halde 120 gram ağırlığında bir elmanın glisemik yükü 5.7 dir.
Sevgilerimle
Kenan Demirkol"