4 Haziran 2009 Perşembe

Kenan Demirkol Hocamız İle Şeker

Yeşim Güriş'in aktarımından:

"S.O.S
Hepimiz kulak kesildik sizi dinliyoruz hocam.Bir çözüm geç kalınmadan bulunmak zorunda...
S.O.S




ŞEKER

Beynin kullandığı glikozu vücut zaten üretiyor.Şeker yiyince kan şekeri düşüyor.Beyne daha az glikoz gidiyor.Sınav öncesi şeker beyin performansını daha da düşürür.

Torunlara çukulata şeker vermek ''Al çocuğum daha çabuk öl!'' demektir.

Şekerin vücutta kimyasal etkileri var.Çoğumuzda diz ve kalça eklemlerine takılıyor,kimyasal yoldan kıkırdağı eritiyor.

Hapishanelerde şeker oranı azaltıldıkça kavgalar da azalıyor.Okullarda artan vahşetten söz ediliyor ama kantinler kapatılmıyor.

Osmanlı mutfağının bir bölümü Araplardan etkilenmiştir.İlk şeker İran'da kullanılmıştır.Şekere düşkünlük,özellikle şerbetli tatlılar ki en zararlı olanlardır,Osmanlı mutfağının sağlıksız yüzüdür.

Kültür bahçeciliği ile meyvelerdeki şeker oranı tam dört katına çıkmıştır.

İnsan sanayileşme adında topraktan kopartıldı.

Liberalizm,sosyalizm ve kapitalizm,bu üç ideoloji de günümüzde yetersiz kalıp,kilitlenmişlerdir.Yönetim modeli DOĞANIN ortasına oturtulmalıdır.Eko sosyalizm diye birşey olamaz.Herşey ekolojik bazda yeni bir bakış açısı ile ele alınıp,yeni bir sistem kurulmalıdır.Günümüze dek gelen hiçbir ideoloji çözüm olamaz.

Tutsilerin başına gelenler gibi,yaşam alanı daralırsa öldürmek mübahlaşabilir.

Kuzey yarım küre zenginleştikçe güney yarım küre fakirleşmektedir.Kuzey yarım kürenin güneyin yaşam alanını yok etmesini şu anki hangi ideoloji engel olabilir ki?

Manyetolu çakmaklar sağlığa zararlı olmaları nedeni ile Avrupa'da yasaklandı.Doğru olan tüm çakmakları yok etmekti ama ne yapıldı.Bize satıldı!Hani şu 50 kuruşa satılanlar!Kapış kapış aldıklarımız,Avrupalının ise ülkesinde bile ürettirmediği!

''Herkes eşittir ama bazıları DAHA EŞİTTİR!'' (George Orwell -Animal Farm)

DDT'yi hatırlayalım.Önceleri sağlıklıdır dediler ve nerdeyse banyo bile yaptık DDT zehiri ile.Sonra zehirlidir dendi ama eldeki stoklar bitene kadar Türkiye'de kullanılabilir diye KANUN çıkarttılar!Buyrun cenaze namazına.

Sermaye merkezli yaşam İMKANSIZ.Merkezde olması gereken İNSANdır.AB ülkeleri GDO'lu bitkileri Afrika ülkelerinde üretmektedir!

Yağa dönersek,zeytinyağı 230-250 santigtatta dumanlaşır.Evde kullandığımız tavalar 180 derece civarı ısınır.Yani kızartma esnasında yanması imkansız,sadece yağasidi artar.

Türkiye'de yaklaşık 355 bin gıda üreticisinden yılda ancak 50 bin kadarının sağlık denetlemesi yapılabiliniyor.Çalışanlara nasıl sağlık karnesi verildiği ise başlı başına ayrı bir konu!Surata bakıp kaşe basmak yeterli olabiliyor bazen...Sarılık mı o sadece bir renk.

GDO'lu ürünler artık her yerde.Soya lesitini kullanılan her yiyecekte var.Hazır işlenmiş gıda yiyenlerin vay haline.

Amerika'da organik diye satılan ürünlerin %40 ında GDO tesbit edilmiştir.150 kadar tarımı yapılan GDO'lu bitkinin dünya üzerinde 8 tanesinin yaygın ticareti yapılmaktadır.

Biyo çeşitlilik yok edilmek isteniyor.Az sayıdaki ürünle çok para kazanılmak isteniyor.

Monsanto %95 ile GDO'lu üretimde tek lider dünyada.Amaç ülkeleri sadece Monsanto tohumuna bağımlı kıldıktan sonra tohum vermemek.Çok yakında politikayı tohum şirketleri yönlendirecek.

Limondaki şeker portakala eşittir.Limonda ekşi madde olduğu için tatları farklıdır.Ekşi elmanın şeker oranı tatlı elmaya eşittir.

Yumurta kolestrol konusunda aklandı diyoruz.HAYIR.Yumurta zaten hep aktı,hiçbir zaman kara değildi.Bizim Beynimiz aklandı!İki çeşit kolestrol vardır.Yumurtanınki büyük kümeli kolestrol olduğu için zaten insan hücre duvarından içeri geçemez.Ayrıca yumurtada bulunan lesitin kolestrolün bağırsaklarda emilimini engeller.

Beslenme MATEMATİKTİR.

Bir kaşık bal beş gram şekerdir.Çok sebze az meyve yemeliyiz günümüzde.Antioksidan miktarı taş devrinde 6 kat daha fazla idi.Şeker ise dört kat az.

Küçük balık yiyin.Büyük balıkta Omega 3 fazkadır ama zehir oranı da fazladır.Memleketimizin sardalyası şifa gibidir.Omega 3 depresyonun baş düşmanıdır.

İlaç satmak amaç olmamalıdır.Koruyucu hekimlik derhal uygulanmalıdır.Kapitalist düzenin eğitim sisteminde çok büyük hatalar vardır.Örneğin tıp fakültelerinde beslenme dersi yoktur!Ama ne yersen osundur!
Gıda güvenliği sadece akut zehirlenmelere yol açan örnekleri ile ele alınıp gündeme geliyor.Gıdanın temiz olması güvenli olması anlamına gelmiyor.Almanya'nın % 60'ı kronik hastalıklardan ölüyor.Yani yıllar içinde biriken,anlık belirti vermeyen zehirlerle yavaş yavaş.Gıda güvenliğinin boyutları acilen genişletilmelidir.

İşte böyle anlattı sevgili Kenan Hocamız.Bizlerde can kulağı ile dinledik.
Taksim'de 7 mayıs persembe akşamı,yine üşenmeden,tekrar tekrar anlatacak hocamız birer birer hepimize.Tıpkı,diğer insanlar kıyıda oturmuş sadece seyrederken,tek başına dimdik,ölmek üzere olan deniz yıldızlarını birer birer kumsaldan suya geri atan iyimser,azimli insanoğlu gibi.Gelgitte ölüme sürüklenen milyonlarcasını tek başına kurtaramayacağını bilir ama her dokunduğu yıldız tekrar can bulup,onun yüzünde yıldız yıldız gülücük olarak açacaktır.
Her dokunuş özeldir ve farkı yaratan da özel olabilenlerdir.

Sevgiyle kalın...
"

kaynak: Yeşim Güriş