4 Haziran 2009 Perşembe

Kenan Hoca,Stearik Asit(CH3(CH2)16COOH) ve CLA!

Yeşim Güriş'in aktarımından:

"Hepimizin kahramanı sevgili Kenan Hocamız pazar günkü panelde,bir kere daha kendisine hayran bıraktırdı engin bilgeliği ve müthiş sunum performansı ile.Araya bu denli sarsıcı bir ölüm olayı girince biraz kafamı toparlamakta zorlanıyorum ama hemen anladıklarımı sizlerle paylaşmaya başlayayım dostlar.Hatam olursa affınıza sığınıyorum.

GDO'lu mısır ve sağlığa zararı malum.Mısırdan şeker üretirken sağlıklı temiz GDOsuz mısır kullanılsa dahi,süreç esnasında enzim üretmek için kullanılan bakterilerin genetikleri ile oynandığı için,yani GDO'lu bakteriler kullanıldığı için Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) de yine GDO'lu olup sağlığımızı mahvediyor.
FDA ve Avrupa konseyi GDOlu besinlerle klasik besinlerin aynı olduğu yönünde raporlar yayınladılar ama anlaşıldıki GDO'nun sağlığımız üzerinde kanıtlanmış tüm zararlı etkilerini kanıtlayan çalışmaları yine aynı kurumlar hep sümen altı yapmışlar.
Beslenme ile ilgili hastalıklar hep birikim sonucu oluşur ve kroniktirler.40-50 yıl içerisinde kronikleşirler.GDO'lu besinler henüz 10 yılşdır tüketilmekte.20 sene sonra ne olacak?

Ocak 2009 da mısıra musallat olan kelebek için zehir üreten gen konuldu mısıra.Artık kelebek musallat olmuyor çünkü o mısırı yediği anda ölüyor.Bir iki ölen olunca da hayvan akıllı bir daha yemek ne kelime yanına bile yanaşmıyor mısırın.Satan halinden pek bir memnun.Bankalarda hesapları şiştikçe şişiyor.Bu mısıra para verip alarak tüketen bizler ise,kotası %15 olan NBŞ'nin(pancar şekerinden çok daha ucuz olduğu için artık tek tercih gibi olan) farklı isimlerle bize yedirildiği çorbadan tutun da özellikle minicik yavrularımızın severek tükettiği çukulatadan bisküviye MSG'li cipslere kadar zevkle bu zehiri mideye indiriyoruz.Sindirilirken böcek öldürücü gen de bağırsaklarımızdaki bakterileri değiştiriyor.Yani bakteriler bağırsaklarımızın içinde Sheltoks üretiyor!Bizi içten de zehirliyor!Keşke kelebek kadar yaşama içgüdüm olabilse!
Diyelim ki art niyetli biri böyle bir besin üretti ve size yediriyor!Haberimiz bile olmadan toprağa cümleten gireriz.Biyolojik silah sadece gazla mazla olmuyor yani!

Bir zamanların en sağlıklı mutfaklarından Osmanlı mutfağı neden sağlıklı değil artık?Omega 3 ve Omega 6'yı hatırlayın.Evliya Çelebi'nin Trabzon gezisini okursanız hamsinin zeytinyağında pişirildiğini görürsünüz.Bugün ise ayçiçek yağında...
1948 yılında Marshall planı İnönü tarafından imzalandı.Amerika'nın fazla mısırı bize ithal edilmeye başlandı.O zamana kadar asırlardır sağlıklı tereyağlar ve zeytinyağlarla beslenen halkımız yapılan propagandalarla bu sağlıklı besinleri beğenmez oldu.Örneğin Erzurum'da o dönem ''Zeytinyağlı yiyemem aman,basma da fistan giyemem aman'' diye zeytinyağını aşağılayan türküler bile yapıldı.
Ayçiçek yağının patenti ilk Londra'da alındı ama ilk defa Ruslar tarafından üretildi.Bulgaristan Trakya üzerinden de bize geldi.Mısır ve ayçiçek yağı Omega 6 dan çok zengin.Bağışıklık sistemi ve cilt sağlığı için elzem.Ama Omega 6 fazla olunca Omega 3 emilemiyor.Hücre zarı Omega 3'ten zengin değilse Omega 6'dan oluşuyor.Omega 6 araşidonik asit yani stres hormonu üretiyor.Omega 6 el bombası gibidir.Kapı menteşesini bile ayçiçek yağıyla yağlamam.
Her yağ karışımdır.Zeytinyağda %8 Omega 6 vardır ve yeterlidir,fazlası zarardır.Omega 6 vücutta tanımlanamadığı için vücutta yakılamaz.Damar duvarlarında,karaciğerde yıkım yapar.

Günümüz insanında kronik Omega 3 eksikliği var.

Kronik hastalıklar önlenebilir.Dünya nüfüsunun %60'ı kronik hastalıktan ölüyor.Yapılan beslenme hatalarından dolayı 60 lı yaşlarda ölmeye başlıyoruz.Hatalı beslenme,hareketsiz yaşam ve tütün kullanımı kronik hastalık sebebi.
Omega 3 balıktan ele edilir ama temel kaynağı yeşilliktir.Balıkta Omega 3,yosun yediği için bulunur.İnek ot yerse Omega 3 olur.Osmanlı mutfağı sağlıklı idi çünkü Omega 3 vardı.Dedelerimiz tereyağı,koyun eti yiyerek zamanında balığa eş değerde beslenmiş.Doğu Anadolu'da balık mı vardı!
Stearik asit doymuş yağ asididir.Ahırda beslenen hayvanda palmetik asit,merada beslenen hayvanda stearik asit olur.Palmetik asit süt tozunda vardır.Transyağlar gibi palmetik asit kolestrolü oksitler.
Stearik asit ne yapar?Yendikten 15 dakika sonra zeytinyağına dönüşür.İçyağ 150 sene önce zeytinyağ gibiydi.Hayvanlara geri verilecek özgürlük Osmanlı mutfağını eski sağlığına kavuşturur.Günümüzde kalp hastaları artmıştır.Ekolojik yaşam hayvana saygı ile başlar.Ağacın da koyunun da demokratik hakları vardır.Ahırlarda hayvanlar hastalanıp ölmesinler diye o kadar çok antibiyotik veriliyorki sütler artık mayalanmıyor bile...Hayvan özgürleşirse mutfakta özgürleşir.Şu anda bu ortamda sağlığımız için yapabileceğimiz tek şey yağsız et tüketmek taki eski mera hayvanlarına kavuşana dek.Mera sütünde Omega 3 ve metabolizmayı düzenliyen CLA var.Ahır sütünde ise Omega 3 ve CLA yok ama kolestrolü oksitleyici maddeler dolu...
CLA'dan zengin beslenen kadınlarda meme kanseri %60 daha az görülür.Doğal sütte insüline benzeyen büyüme hormonu bulunur.Hani şu 100 yaşından sonra süt dişi gibi dişler çıkartan!Peynirden en az zarar görmek için mümkün olan en az yağlı %1,5 gibileri tüketmek lazım.

Bilmek başka uygulamak başka...

Kalalım hep sağlıcakla... "


kaynak: Yeşim Güriş